Diva bir sır veriyor. Yanaşın yamacıma. Mutluluk burada.

58502-bigthumbnail

Merhabala sevgili okurlarım,

bloğumda genelde kozmetik,  makyaj ve kişisel bakım hakkında konuşuyorum. Bugün sizlere bambaşka birşeyden bahsetmek istiyorum.

Hayatı anlamak, mutlu olmak, içimizdeki gücü keşfetmek üzerine.

Kimimiz yüce kaynağın adına Allah diyor, kimimiz Evren’in çekim yasası demeyi tercih ediyor, kimimiz bilinmeyen bir güç olarak algılıyor.

Çevremizde ve etrafımızdaki herşeyi bu gücün esasına dayalı olarak isteyerek elde ediyoruz. Uzun lafın kısası, sizleri aslında bunları anlatmanın uzmanlık alanım olmadığını ancak  kişisel hayatımda çok yakından ilgilendiğimi, yüreklere su serpen ve yıldızlar gibi aydınlatan yepisyeni bir blog yazarını tanıtmak istiyorum. Sevgili Necibe 10 senedir gönlünü bu kişisel gelişime kaptırmış ve sayısız seminer ve eğitimler almış. Artık zamanım geldi ve ben bu ışığı herkesle paylaşmak istiyorum diyor. Yazıları öylesine öz, öylesine vurucu ve harika örneklendirmelerle bezenmiş ki, okudukça okuyasınız geliyor.

Onun da izni ile sizlerle kısa bir pasaj paylaşmak istiyorum:

Şükür sihirli bir değnektir…

Şükretmek başta beni rahatsız eden bir kavramdı. Yıllar önceki düşüncem; var olana şükür edersem, bununla yetineceğimi beyan etmiş olurum ve hep bu durumda kalırım, daha da ilerleyemem gibi birşeydi.

Birçok kişinin düşüncesi gibi “Fakirin avuntusu” diye düşünürdüm.

Hatta öyle bir inanç oluşturmuştum ki kendime; şükrettiğimde bu iş ilerlemeyecek diye düşünürdüm ve öyle de olurdu.

Büyüklerimden gördüğüm şükretmeler, hep yılgınlık, bıkkınlık, yorgunluk sonrası,”aman buna da şükürler olsun” tarzıydı. Yani, bu duruma şükür edelim de daha kötüsü başımıza gelmesin demek istiyorlardı. Ama hep yorgunluk veren, istemedikleri şeylerle karşılaşıyorlardı nedense… Neden acaba? Çekim yasası her an işliyor dostlarım. Sen istemediğin bir durum için teşekkür edersen hayata, hayat şöyle düşünür: hmmm bu durumdan hoşlandı, daha fazlasını vereyim ona… Hadi bakalım, hayırlı olsun…

Hiç görmedim ki büyüklerimden, gözlerinin içi parlayarak, bugün de planladığım bu işi bitirdim şükürler olsun, hedeflerime adım adım ulaşıyorum şükürler olsun, bu işi yaparken yardıma muhtaç birine yardım ettim, içim huzur doldu şükürler olsun, o işi yapmaya giderken yolda ağaçların muhteşemliğini bir daha farkettim şükürler olsun, haaa bir de ihtiyacım olan ayakkabı indirime girmiş, işimi yapmaya giderken mağaza vitrininde gördüm, aldım şükürler olsun…

Hayatın bu yönlerini görmeyen büyüklerimden maalesef ki şükür etmek bende bir hezimet oluşturmuştu. Neye şükrettiğinize, ne için teşekkür ettiğinize bir bakın, farkında olun lütfen…

Sonraları kişisel gelişimde şükür kavramıyla karşılaşınca tabi ki şaşkına döndüm. Meğerse ben ne kadar yanlış bir kanıdaymışım. Size şükür etmek kelimesi rahatsızlık veriyorsa diğer terimleri de kullanabilirsiniz: Şükür etmek, teşekkür etmek, minnettar olmak, takdir etmek, bunların hepsi aynı kapıya çıkar.

Şunu öğrendim ki; sahip olduklarınıza şükretmek, enerjinizi “var” odağına almak ve o frekanstan yayın yapmak demektir. Bir başka deyişle, sahip olduklarının değerini bilen birine daha fazlası verildiğinde, onlar için de aynı şekilde değerini bileceğinin göstergesidir.

Tüm dinlerin bize ulaştırdığı bir mesajdır, şükür etmek, minnettar olmak.

Kur’anı Kerim’de ; İbrahim 7: “Şükrederseniz and olsun ki, size karşılığını artıracağım; nankörlük ederseniz bilin ki azabım pek çetindir” diye bildirilmişti.

Hangi dinden olursanız olun ya da dindar biri olun, olmayın, Kutsal Metin’lerden alınan bu sözler hayatımız için geçerlidir. Onlar bilimin ve evrenin esas kuralını tarif ediyorlardı.

Matta İncili’nde : “Kimde varsa, ona daha çok verilecek ve o kişi bolluk bereket sahibi olacaktır. Kimde yoksa, elindekiler bile alıncaktır” der.

Yukarıdaki cümle ilk bakışta adaletsiz gibi görünse de, burada çözülmesi gereken bir mesaj var. Bu mesaj bolluk ve bereketin anahtarı: şükürdür.

Kim ki, elindekileri görüp, sahip olduğu için şükreder, ona daha fazlası verilir. Kim ki elindeki olanı görmez, yok olana odaklanırsa, elindeki olanlar bile alınır.

İnsanlar sahip olduklarını küçümser, sahip olamadıklarını önemser.     – Konfüçyüs

Annemin de çok güzel bir lafı vardı: “yok diyen, yok olur” derdi….

 

..Yazının devamı aşağıdaki linkte.

kaynak   www.zenginiz.biz

Bu bloğu ziyaret edip, okuyup abone olmanızı ümit ediyorum. Mutlu olmak ve hayatınızı yeniden inşaa etmek, mutluluğunuza ve bereketinize daha da büyük bir bereket ve mutluluk katmak sizin elinizde. Çok seveceğinizden eminim. Yolculuğunuzda sizlere mutluluklar dilerim.

Bir sonraki yazımda tekrar görüşmek üzere

Sevgiler

 

 

Diva bir sır veriyor. Yanaşın yamacıma. Mutluluk burada.’ için 2 yanıt

Yorum bırakın